F Klavye Nasıl Doğdu? Özellikleri Nelerdir?

F klavye ilk olarak 20 Ekim 1955’te kullanıma sunuluyor. Ancak o dönem itibariyle büyük ilgiyle karşılanan F klavye; geliştirilen teknolojik cihazların Q klavye ile sunulması karşısında popülaritesini hızla kaybediyor. Yakın zamanda 2018 yılında F klavyeye eski itibarının kazandırılması amacıyla devlet kurum ve kuruluşlarında F klavye kademeli olarak zorunlu hale getiriliyor ancak söz konusu zorunluluk da F klavyeyi Q klavye karşısında öne geçiremiyor. F kavyenin doğuşu ve geliştirilmesi ise yaklaşık 9 yıl sürüyor. İşte F klavyenin doğuş öyküsü, temel özellikleri ve avantajları…

F Klavye Nasıl Doğuyor?

F klavye, daktilonun tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de yaygınlaşmaya başlamasıyla gündeme geliyor. 1946 yılında Türk dili ile uyumlu bir klavye arayışı başlıyor. Söz konusu arayışa İhsan Sıtkı Yener öncülük ediyor ve resmi makamlara F klavyeyle ilgili çalışmalar yapılması için başvuruda bulunuyor. Yabancı uzmanların da içinde bulunduğu bir komisyon oluşturuluyor ve komisyonun çalışmaları aşağı yukarı 9 yıl sürüyor ve 20 Ekim 1955’te F klavye resmen Türk Klavyesi olarak tescillenmiş oluyor. Sonrasında Türk Standartları Enstitüsü (TSE) ve Devlet Malzeme Ofisi (DMO) söz konusu kararı benimsiyor. Böylelikle F klavye doğuyor. Elbette söz konusu dönemde F klavye daktilolar üzerinde kullanılıyor. 1963 senesinde Gümrükler Kanunu’na F klavye ekleniyor ve 1974 yılında TSE tarafından zorunlu bir standart olarak kabul ediliyor. Yaklaşık 25 yıllık bir mücadele sonunda F klavye tüm Türkiye’de kullanılmaya başlıyor. F klavyeyle ilgili tüm çalışmaların başından sonuna yürütücüsü olan İhsan Sıktı Yener de F klavyenin babası olarak tarihe geçiyor.

F Klavyenin Temel Özellikleri Nelerdir?

F klavye; Tükçede yer alan tüm kelimelerin istatistiğinin yapılması ve yapılan istatistik neticesinde parmakların fiziksel güçleri ve hareketleri de dikkate alınarak yerleştiriliyor. F klavye; sol el yüzde 49 sağ el ise yüzde 51 oranında kullanılacak biçimde tasarımlanıyor. İfade edilen özellikler ışığında F klavyenin temel özellikleri de şekilleniyor;

Sesli harflerin tamamı ve seyrek kullanılan sessiz harfler (ğ, j vb.) sol tarafta toplanıyor,

Sık kullanılan sessiz harfler (k, l, m vb.) sağ tarafta topalanıyor,

F klavyenin diziliş sistemi; Türkçede bulunan 30 bin kök kelimenin incelenmesi sonucunda oluşturuluyor. Bunan göre; A harfi (26 bin 323), E harfi (16 bin 308), K harfi (13 bin 542), İ harfi (13 bin 384), M harfi (92 bin 263), L harfi (10 bin 496), T harfi (9 bin 669) ve R harfi ise 8 bin 698 kez geçiyor. Söz konusu değerlendirme sonucunda F klavyede harfler en uygun bölgeye yerleştiriliyor. 

Sıralanan temel özellikler dışında F klavye; ergonomi, güç, yoğunluk, ağırlık ve verimlilik açısından da F klavye pek çok avantaj barındırıyor.

F Klavye Ne Gibi Avantajlar Sağlıyor?

F klavye, Türk Dili kullanıcıları için pek çok avantajlar sağlıyor. Ancak temelde; parmakların klavye üzerinde bir harften diğerine geçerken kaybettiği süre değerlendirildiğinde, F klavye Q klavyeye göre ortalama yüzde 11 daha fazla hız sağlıyor. Hız sağlaması dışında harflerin yerleştiriliş biçimindeki oran sayesinde F klavye ile kullanıcı çok daha az güç sarfediyor ve daha fazla verim alabiliyor. Sarfedilen gücün azalması, ortopedik konuda yaşanabilecek rahatsızlıkları daha aza indirmiş oluyor. Aynı zamanda, 10 parmak F klavye kullananlar ekrana ve klavyeye daha az bakarak yazdıkları için gözlerini de daha az yormuş oluyor. Son olarak ise F klavyenin zihinsel gelişime de katkı sağladı uzmanlar tarafından ifade ediliyor. Türkçe metinlerin yazımı sırasında sağ el yüzde 51, sol el ise yüzde 49 oranında kullanılıyor, böylelikle beynin her iki bölümünün de yazma işlemine dengeli katılımı sağlanıyor. Sonuç olarak F klavye, anlama başta olmak üzere sorgulama, düşünme, dikkat, üreticilik ve yaratıcılık açısından zihinsel becerilerin geliştirilmesine yardımcı oluyor.

“F Klavye Nasıl Doğdu? Özellikleri Nelerdir?” üzerine 1 yorum.

Bir yanıt yazın